
SERDAR ÖKTEM

BİR WHISKY VAR...
KAMİL ÖZAYDIN VE DOSTLARI…

Evet bir Whisky var çünkü Whisky ölmedi. Kamil Özaydın benim dostumdu. Öldüğünde kulaklarıma inanamadım ama bütün iyi insanlar gibi o da erken gitti işte. Arkasında ise bir enkaz bırakmadı. Bir grup ve alt yapı bıraktı ve Kamil’ in bıraktığı altyapı ilkelerinden ödün vermeden ve büyük mücadelelerle devam ediyor. Aslında herkesin, bütün müzikseverlerin, bütün rock severlerin, bütün asilerin bu mücadeleye destek olması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü biz asiyiz peki neye isyan ediyoruz. her şeye, trafiğe, eğitimsizliğe, kirliliğe, yokluğa, adam sendeciliğe, düzenin çarklarının bizi tüketmesine, duyarsızlığa, saçımızı uzatma özgürlüğünün olmamasına, her şeye ama her şeye isyan ediyoruz. bütün bunlar düzelirse isyan edecek, muhalefet edecek başka şeyler buluruz merak etmeyin çünkü rock’ un kendisi tanımı gereği zaten var olan sisteme ve hatalara baş kaldırmaktır. O yüzden herkesin destek vermesi gereken tek kişi ve grup Kamil değil, bu yola baş koymuş, özü itibarıyla, felsefeye, müziğe yeni bir taş koymaya kalkışan herkestir. Şimdi gelelim kısaca Whisky’ nin ve Kamil’ in öyküsüne…..

Whisky 1979 yılında Kamil Özaydın tarafından kuruldu. Kamil ilk önce grupta davulculuk yaparak grubu yürütmeye çalıştı. Daha sonra gruba Serdar Çokuslu alındı. Ve ilk provalardan sonra Çokuslu grupta vokal yapmaya başladı. Herkes kendisine zar zor enstrümanlar buldu ve bir bodrum katında grup ilk provalarını yapmaya başladı. Kamil Özaydın çok duyarlı bir insandı ve her türlü toplumsal hastalıkla ilgili üst üste besteler yapıyordu. İlk parçalar Haliç bok kokuyor, daha yaşın 21, lütfen, gibi parçalar oldu.
HALİÇ:
EY HALİÇ SENİN İÇİN ALTIN BOYNUZ DİYORLAR
SEN OLSAN OLSAN İSTANBUL UN KALIN BAĞIRSAĞI OLURSUN
BOK KOKUYORSUN BOOOK
21:
DAHA YAŞIN YİRMİBİR
HERŞEYİN BAŞI SEVGİDİR
SEVİYORSAN EĞER BİRİNİ
MUTLAKA TATLI BİRİRDİR
LÜTFEN:
NE VAR ŞU BURNUN DA
KARIŞTIRMA PARMAĞINLA
OTOBÜSTE DOLMUŞTA
NE OLUR MİĞDEMİ KALDIRMA
LÜÜÜÜTTTFFEEEENNN…
Daha sonra Ahmet Dağaşan gruba şair ve söz yazarı olarak katıldı ve grubun lirik sözlere ulaşmasında Ahmet ciddi bir değer kattı. Herkes gruba 4 elle sarılmıştı. Böylece ilk konserlerine çıkma fırsatlarını buldular. Bunlar 1983 yılındaki İstanbul tepebaşı gazinosu rock festivali, İzmir çınar sineması konseri ve Caddebostan budak sineması konseri idi.
Ve kış aylarının gelmesi ve prova yapılan yere kömür konması zorunluluğu gelince oradan çıkmak zorunda kaldı grup ve bu sefer bir stüdyoda prova imkanı yakaladı ve orada yaptıkları parçaları kaydetme şansı buldular. Grup 1984 yılında sadece Kamil ve Serdar olarak 2 kişiye düştü. Kamil bu dönemde davulu bırakarak bas gitara geçti.
Uzun yıllar TRT’ ye çıkabilmek için uğraş verdi grup TRT denetimi grubun ismini beğenmedi ve Whisky adı % 100 olarak değiştirilip ekrana çıkma şansı yakalandı. Her şeyden önemlisi grup ilk kuruluşundan itibaren asla İngilizce söz yazıp müzik yapma yoluna girmedi. Her zaman Türkçe hard rock kalıpları içinde kaldı ve taviz vermedi ve her zaman sosyal konulardan söz etmeyi sürdürdü yani Kamil ve grubu hiçbir zaman rocker kimliğinden taviz vermedi. Grup 31 saat süren stüdyo kayıtlarını bitirerek ilk albümünü ortaya koymayı başardı ama stüdyo parasını ödeyemedikleri için kayıtları 2 yıl boyunca stüdyodan alamadılar ve büyük zorluklardan sonra. 1986 yılında babaanne albümü piyasaya çıktı.
Bu yıllar daha önceki senelerdeki Anadolu rock’ tan yani Moğolların Cem Karaca’ nın taşıdığı 70’ lerin daha siyasi hard rock’ undan sonra rock’ un yeniden alevlenmeye yükselişe geçtiği ve bu satırların yazarının da tv programları yoluyla bu yükselişe ivme kazandırdığı dönemdir. Kamil bu anlamda toplumsal duyarlılığa, toplumun her konusunun eleştirildiği, felsefik köklerinin olduğu Türkçe sözlü hard rock yaparak türkiye’ ye önemli kökler atmaya çalıştı. Ve sürekli olarak beste yapmayı sürdürdü. Ve para kazanabilmek için de başka bir yöne kaymayıp bir müzik mağazası açtı ve hayatını bu şekilde kazanarak müziğine devam etmeyi istedi. Ve gitar çalmaya da başladı. O sıralar gruptan ayrılan Serdar 1991’ de vokalist olarak gruba yeniden döndü ve Whisky çok dinamik bir beşli oluşturdu. Ve 1991’ de Whisky Bostancı’ da yeni bir konsere çıktı. Ve ünlü şarkıları Binnaz işte bu dönemde yapıldı. Binnaz’ ın klibinde Kamil’ in kendini yakması yoğun ilgi odağı olmasına neden oldu. 16 mayıs 1992 Pazar günü cadı parçası klibi için çalışma yapılıyordu. Klibin senaryosu ve malzemeleri bu toplantıda hazırlandı. Ama 17 mayıs 1992’ de saat 01:00’ de Kamil beyin kanaması geçirerek öldü, bütün yorgunlukların, streslerin, yaşanan acıların, koca bir grubun yükünün, duyarsızlıkların, ilgisizliklerin sonucuydu belki bu ölüm. Bu ölüm bu toplumda rock ne kadar çiçek açar sorusunun yeniden sorulmaya başlamasıydı belki de. Kamil türk rock dünyasının belki de en acı kayıplarından birisidir.
Grup elbette Kamil’ in ölümünden sonra büyük bir sarsıntı geçirdi. Serdar Çokuslu büyük fedakarlıklar göstererek grubun yükünü devraldı ve Whisky’ yi Kamil olmadan ama Kamil’ in ilkeleriyle, Kamil’ in ruhuyla sürdürmeye başladı. O günden bugüne Whisky yaşıyor, gruba birçok eleman girdi çıktı ve sonunda Whisky’ den ticari bir kazanç elde edemeyen elemanların doğal olarak piyasada çalışmaları nedeniyle Serdar Çokuslu artık sürekli elemanlar yerine grupta albüm için ya da konser için çalışan elemanlar kullanıyor. Artık bir zamanlar Kamil’ in kaldığı gibi Serdar Çokuslu Whisky’ de yalnız ama mücadelesini sürdürüyor. Peki bizlere düşen ne, hem kamil hem serdar hem rock adına onlara gereken desteği vermek yani çıkardığı albümü alıp dinlemek, verdiği konsere gitmek. Rock’ un yükselişine bir küçük katkıda benden olsun demek.
Yine görüşeceğiz Kamil sonsuzluğun ufuklarında………